Alevi ve Sunni Tekkelerinde Kadın Dervişler

Eser, tarihsel süreç içinde, kadının toplumsal alandaki statüsünde rol oynayan dinlerin etkilerini inceliyor. İslam inancının kadına ait düşüncelerine yer verirken, tasavvuf gruplarında ve Alevi Bektaşi inancında yerini gelişimini mercek altına alıyor. Büyük bir emek mahsulü olan eser, 272 sayfa olup, beş bölümden oluşmaktadır.Yazar İbrahim Bahadır, Ve Sünni Tekkelerinde Kadın Dervişler adlı kitabında konumunu çok tanrılı dinlerden başlayarak anlatmaktadır. Tarih boyunca dinler içerisindeki konumu tek dönem veya coğrafya ile açıklanamayacak kadar karmaşıktır. İnanışlar kadınların kendilerini ifade etmelerine olanak sunsa da, dinlere geçiş sürecinden itibaren onların aleyhine işlemiştir. erkek kimlikleri roller konusunda toplum kültür tarafından belirlenmiş ön kabuller yargılar, cinsiyetçilikle ilişkilidir.Kültürel olarak verilmiş kadınlık erkeklik rolleri, simgeleri kültürlerin yüzyıllar oluşturduğu geleneklerin ürünü ortaya çıkmaktadır. Dinsel kültürün yaydığı değerler simgeler anlattığı öyküler ya da mitoslar bize başlangıçta ana tanrıçanın var olduğunu söylemektedir. “Ana tanrıça”’nın yaratma niteliği doğurganlığı “Kibele”yi oluşturuyordu. Kozmik boyutta yeryüzünün kutsallığı kadın toprak “Ana” olurken, ataerkil toplumun göklerdeki babamız inancı erkeğe yüklediği kutsiyetin denkliğini atfedilmektedir. İslamiyet’in kabulü gerek içindeki statüsü gerekse, dinsel yaklaşımdaki kabullenimi dönemsellikle değişim gösterir. 1. 2. yy. dönemi Zühd Zahitlik dönemindeki hareketleriyle dervişlere rastlanmaktadır. 12. yy.’da erkeğin tekkelerde bulunması kadınlar “mürşit” oluyor sayıda müritler bulunuyordu. Kısaca olgusu, dini sosyal hayatta kadınlara pek haklar tanıyordu. Medreselerin gelişmesi tasavvufta görüş ayrılıklarının başlamasıyla oluşan tarikatlardaki farklılıklar, rollerine bakışı etkilemeye başladı. Hz. Muhammed (S.A.S) de mescide girmesine, bazı cemaate imamlık yapmasına müsaade etmiştir.